...geçmişten kendini severek dönebilmek çok zor


Geçmişin insan için ne kadar ağır bir yük olabileceğini yakın zamanda öğrendim. Onca zaman geçmişiyle kavgası olmamış biriyken, hayatımda peşi sıra gerçekleşen değişiklikler silsilesi bildiklerimden çok daha farklı bir ortam içerisinde bulmama sebep oldu kendimi ve hem fiziksel hem de psikolojik olarak dağılmama sebep, kabus dolu geçecek 2 yıllık bir süreç başladı hayatımda. Maruz kaldığım psikolojik saldırı öylesine sebepsizdi ve bende öylesine derin, şiddetli yaralar açıyordu ki o anda olan bir şey yüzünden gerçekleşiyor olmasına imkan yoktu. Sonunda geçmişte yaptığım bir şeyler yüzünden cezalandırıldığıma ikna oldum ve zihnimde bunun araştırmasına girdim. Kısa bir süre öncesine kadar zihnimin bu kadar derinlerine inebileceğim aklıma gelmezdi ama gün geçtikçe geçmişten çıkartıp getirdiğim anılar, okyanusun dibinden kum çıkarmak gibiydi. Aylarca devam eden bu süreçte, günden güne kendime olan saygım azaldı. Emindim, büyük bir suç işlemiştim ve bunun bedelini ödemekteydim. Suçluluk psikolojisini öylesine derinden yaşıyordum ki, henüz ne olduğunu çözemediğim bu büyük suçum hakkında hiç kimseyle bir şey paylaşamıyordum. 

Evde temizlik ya da yemek yaparken, yolda yürürken, araba kullanırken -farkında olmaksızın- kendimle yüksek sesle konuşur, hatta bazı anlarda kendime hakaret eder olmuştum. Zihnimdeki kavga hiç susmadığından kitap okuyamıyor, film izleyemiyor, gerçek bir sohbete dahil olamıyordum. Aylar geçmişti ama büyük suçumu henüz keşfedememiştim, belki de küçük küçük bir çok suçum vardı ve bunlar çığ etkisi yaratıyordu. Yine kendimle yaptığım kavgalardan birinde “Karma felsefesi” üzerine yazılmış “My name is Earl” komedisindeki gibi bir liste yapabilirim diye düşündüm. Oturup yazılı bir liste yapmasam da hatalarımı aklımda sıraladığımda zarar verdiğim kişinin hep aynı insan olduğunu gördüm; ben! Evet, geçmişte yaptığım birçok hata vardı ama bunlar zararı yine kendime dokunan, başkasına zarar vermediğim şeylerdi. Dolayısıyla ortada başkasına karşı işlenmiş, bedel ödenmesini gerektiren bir suç yoktu. Ama hem hayattan keyif almayı bırakıp, kendime işkence ettiğim bu süreç hem de geçmiş hatalarım sebebiyle kendime büyük bir özür borcum vardı. Kendi kendime birkaç gün boyunca “Ne yaşandıysa yaşandı ve bitti. Mutlu ve huzurlu olmayı hak ediyorum. Kendimi şu anda olduğum gibi kabul ediyorum ve kendimi affediyorum.” diye telkinlerde bulundum. Sonuç mu? Kendimle ve hayatımla barıştım. Hemen akabinde her şey sihirli bir değnek dokunmuş gibi yoluna girmeye başladı.

Şimdi benim için ne kadar yıpratıcı olmuş olsa da, geçmişe yolcuğumu tamamladığımı farz ediyorum. Eğer baştan suçlu olduğunu düşünüyorsan, geçmişten kendini severek dönebilmek çok zor. Ama bugün seni sen yapanın - zararı sana dokunmuş bile olsa- kendi hataların olduğunu kabul etmen ve kendini affetmen çok önemli. Ne olursa olsun, geçmişin olumsuz etkilerinden kurtulabilirsen önüne bakabilmek ve mutlu olabilmek mümkün.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Maria Callas

Anksiyeteyi Dengelemek - Carl Vernon

Elia ile Yolculuk – Zülfü Livaneli